LOGO

LOGO

14 Mayıs 2015 Perşembe

Basit Bir Hikaye

üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Gözlerin Düşer Aklıma - Şükrü Erbaş 


Basit bir hikayeydi oysa başta, mutlu sonu olan başlangıcı net bir hikaye. Sonra baktım ki değişiyor sürekli bir şeyler bıraktım mutlu sonlara inanmayı. Son dediğimiz neydi ki kimi zaman yan yana ölüm, kimi zaman yan yana yaşayış ki ikisi de en fazla aynı kapıya çıkıyordu. Bir ömrü mutluluk için harcayıp görkemli bir son için tüm gücüyle uğraşanları çok gördüm. Belki onlara göre mutludur sonları ama hiç aklıma mutlu sonu olan bir şey gelmiyor. Leyla ile Mecnun’un kavuştuktan sonraki hallerini merak ediyorum, Aslı ile Kerem’in Tahir ile Zühre’nin… Aklıma yatmayan bir şeyler var bu sonlarda hep çaba eşittir mutluluk formülü gibi işlemiyor gerçek hayat. Kimi zaman masallarla yarıştırırdım kendimi. Artık onlar bana muhalefet olmak için yazılıyor.
Basit bir hikayeydi oysa hayatım, bir duygu boşalımı halimde başucumda biten birilerini hayal ettiğim. 

İki satır yazıyla sonu gelebilecek şeyler yaşıyordum. 17 haziran diye bir gün var hayat orada gösteriyor perde arkasındaki yüzünü. Bu hikayeye yeni cümleler eklememe mecbur kılıyorsun beni. Artık hikayemin o iki cümlesinin arasına bir kalem alıp sen dalıyorsun.Birinci cümle: Seviyorum.

Sonra o kadar hengameyi atlatmaya çalışıyorum kendi başıma iki kişilik sevmeye üzülmeye sevinmeye başlıyorum. küfür edilmeye layık bir yaşamda bir erkeğe yakışmayan onca şeyle kalakalıyorum.
Şiiri seviyorum diyordun bir yazında hatta kendi deyiminle “meftun” ama ben bilseydim hiç yazar mıydım şiiri? Geçmeye cesaret edebilir miydim saygıdan eğildiğim sokaklardan acemice. Ben senden önce sevmiştim şiiri bırakamadım. Biliyorsun sende hatta bir tanesini (ne bir tanesi!) paylaştım en son seninle. Her seferinde olduğu gibi “çok güzel” demedin o zaman anladım güzel olduğunu nezaketen beğenemediğini. Aldın bir parçasını yazdın bir değersiz mecraya iliştirip altına “alıntı” kelamını (kimden alıntı? Neden alıntı? Niçin alındı?). Benim gözümden sakındığım cümleleri sen teşhir ediyordun. Ve ben epey kızmıştım sana. Tartıştık daha da artıyordu son’a hasretim sonu elimin tersiyle kovalıyordum. Aslında öyle bir yeri istila etmiştin ki kolay kolay kurtulunulamıyordu senden. Hastalıklar için sirayet sözcüğü kullanılır tüm bedenime sirayet etmişti sanki. Arındıramadım ilk çırpıda. Ne yapacağımı sorarsan da bilmiyordum. sonra ısrar ettim sana artık bu meleksi görünüşleri bırakman ve bir kötü gibi çekip gitmen için fırsatlar dizdim. Değerlendirmeyi bilmiyordun fırsatları sana hiç fırsat veren olmadı herhalde. Bana da pek olmadı ben de ne yapacağımı bilemezdim büyük ihtimalle ama sen bilmeliydin, sevilendin çünkü sevilen olmak bunu gerektirir.
Sonra son cümle gayri ihtiyari döküldü dilimden: o da beni sev-…


2 yorum: