LOGO

LOGO

23 Haziran 2015 Salı

Görüşürüz

Sonra görüşürüz dedim. Sonralarımın arasının uzak olduğunu eklememeyi tercih ettim bilerek, isteyerek. Bir kez olsun başkasına bırakmak istiyordum sonranın sonralığını. Çok fazla zaman geçti görüşmedik belki de sonra görüşürüz'ü en son o dediği için ondan beklemiştim.

Ne bileyim ben siz gibi olamadım. Çocuktum zamanında baş salladım her söylenene efendi biri olmak için kaç yılımı verdiğimi hatırlamıyorum. Şimdi de çıkamıyorum o çerçeveden. Sait Faik'e efendi adam demişti bir yazar Sait Faik'in bir kitabının arka kapağında okumuştum bunu düz bir cümle gibi gözüküyordu başta oysa ne zordu efendi adam olmak.
Düşünüyorum da tek bir yanlış bütün yaşamın doğruluğunu götürecek güçte. Kendimi pek de iyi tanımadığıma göre her an elimden kaçırabileceğim bir şey için neden bu farazi uğraş?

Dedim ya ben siz gibi olamadım diye. Sizi uzaktan görebiliyorum sadece, içinize giremiyorum. Ne düşündüğünüzü anlayamıyorum elimde olanlarla sizden farklı olduğumu düşünüyorum. Aslında her birey kendinin diğerlerinden farklı olduğunu düşünür bunu eylemleriyle yansıtır dışarı. Tamamen sıradanlık diye bir şeyi kimseye layık bulmuyorum esasen: ne o vıcık vıcık arkadaş çevresindeki elemana ne beni lisede küçümsemiş kıza ne ilkokulda serseri tipli çocuğa.

Sadece tek farkımı biliyorum: “Ben hiçbir şeyi hissetmiyorum.” ne çiçeği, ne hayvanı, ne insanı… 
Bundan benim dışa vuruk farklılığım aslında daha çok içe vuruk. Saçma sapan konuşmaların arefesinde birkaç mantıklı laf söylüyorum elbet içimdeki bütün bu aklıma yatan cümleleri açamıyorum herhangi birisine. Yani 24 saat arayabileceğim birisi yok sizin vardır eminim. Bir sınır geliyor önüme. bir iletişim boyutu kafamda kurt gibi kıvranıyor.

Sikeyim diyorum kafamda kıvrananları konuşmuyorum bir gün kendimle bile. Bakıyorum sonra bozmuşum yeminimi. Bir dili tamamen unutmak istiyorum ne dert çekerim ki. Bütün eylemlerin yürümesi için iletişim şart görülür anlarım da yapmacık olan neden göz önünde tutulur.

O kadar atlıyorum ki konudan konuya kah efendi adam diyorum kah hissetmek kah beklemek kah iletişimde bulunmak. Diyeceğim görüşmek'ti hep bir ukde kaldı içimde. Hani görüşüp artık görüşmeyelim diye noktalasak ya! Gelmeyecek bir gemiyi beklemeyim bende. Sevmeyecek birini beklemek daha acı çünkü. Geminin geleceği bir liman var ve insanı deniz kenarına bağlar. Senin gelme noktan tek bir yer kıpırdayamıyorum. Birini beklerken zevk alınmıyor mesela hayattan. güzellikler onla beraber tadılmak için ya es geçiliyor ya erteleniyor. İşte acı bu! Acı geliyor hızı hiç de yavaş değil. Çok sonra anladım senin de sonralarının arası uzakmış. Olsun beklerim ben. Beklerim de sonra?

Hissetmeyen bir ben.
Herkes gibi olmaktan korkan bir ben.
Seven bir ben.
Ne yaptığını bilemeyen gururunu yenip de can havliyle gel diyemeyen bir ben.
Yanarken bir karşı istek gelmesin diye su istemeyen bir ben.
Misafirlikte dizini kırıp uslu uslu oturan, yaramazlık yapmayan bir ben.
Ağaçtan düşünce anasının haklılığını kabul eden bir ben.
Gülerken sol gözü yaşaran bir ben.

Sahi toplasan bu ben’leri, beni hoş mu görürsün hor mu?


Benim işte olgunlaşmadan koparılan yemiş. Büyümeden büyük sayılan, sakalları çıkmamış çocuk, gülerken el aleme yakın ağlarken tek. Eminim bir yanlışım vardır. Yahut toptan yanlışımdır ben efendi adam değilimdir biliyorum. İnanıyorum. Yoksa sen gelmez olur muydun hiç şimdiye kadar?

17 Haziran 2015 Çarşamba

Sigara haram mı vakar mı ergen kızlar bakar mı?

Sigaramın dumanı yayılıyor düşüncelerime boğulduğum sicim sicim yağan yağmurun ardından. Düşüncelerim beni boğuyor, bense yalnızlığımla yürüyorum ıslak, kaygan yolda. Neden önemli bu kadar sigara? Neden yalnızlık simgesi? Neden rahatlatıyor insanı? Ne var şu içi tütün bitkisiyle sarılı kağıt parçasında? Kimine 10 lira, kimine 5 lira paha biçmişler. Bitkinin alınan bölgesine göre kalite biçmişler. Kimi az zehirliyor kimi çokmuş. Kimine çift filtre kimine tek, kiminin üstünde öldürür içme yazıyormuş. Kimine en pahalısı ucuz, kimine en ucuzu ulaşılmaz geldi bu hayatta. Kimi içmeden attı sigarayı, kimi bitmemiş sigarayı içmek için bekledi usulca. Kimi izmarit aradı sokak sokak, boşa bekleme çöpçü süpürdü gamsız bunak! O ne anlar sigarasızlıktan? Kimi için ekmek kadar kutsal bir şeyi gamsız kedersiz süpürdü. İnsandır sigara aslında, bildiğin insan. Yalnızlığında dost, keyifli anında arkadaş. Derdinde sırdaş ara, anca bulursun kül tablalarında hatıra. İnsana benzer sigara. Sigaranın dumanına benzer hayallerim, beni zehirler uçup gider. Hayallerimi zehirleyen insana benzer sigaram. Sonra duman gibi uçup gider. Seni zehirler her çekişinde, geriye kalır bir çöp parçası izmarit. Hiçbir işe yaramaz ondan sonra. Hiçbir işe yaramayan insanlar gibi. Bir köşeye bırakır sonra da çekip gidersin. Anlarsın değersiz olduğunu, hiçbir işe yaramadığını. Geçici kederin uğruna mahvedersin kendini.  Her ne olursa olsun yaşıyor hala sen ve ben gibi. Yaşıyor her tütün tarlasında boynunu eğmeden. Kimi için bir kazanç, kimi için sömürgen bir aç. Kimi geçimini sağlar tütünden kimi geçimini bırakır. Tütün... Kimi için lanet, kimi için sevgilinin dudakları kadar hoştu. Koah olan bir insanla yalnızlığını tütünle dindiren insan arasında manalar çok farklıydı. Hayat da böyle değil mi zaten? Şu güne bak. En sevdiği varlığı kaybeden bir insanla sevgilisiyle kol kola dolaşan aşıklar için vakit aynı mı? Vakit bu vakit midir? Yoksa her ikisi farklı vakitte farklı dünyada mı yaşar? Aslında hepimiz aynı vakit isimli gemiye binmiş yolcularız. Kimimiz geminin birinci sınıf kamarasında, kimimiz geminin en alt katı üçüncü sınıf kamarasındayız. Gemi batarken en ilk üçüncü sınıf kamaradaki insanlar ölür. Vakit de öyle işte. Aynı vaktin farklı hayatı yaşayan insanlarıyız. Bir dakika! Konu vakit değil. Ormanda keşfe çıkarken kaybolan bir gezgin gibiyim. Sigaradan vakit isimli gemiye geldim. Tüttür yiğenim sende başla. Ergeninden yetmişindeki dede de bu zıkkıma hasta. Derdine çare ara ki bul, sende sigaranla her şeyi unuttuğunu sanda kurtul. Ben bir şey demem sen otur ve anla. Şimdi söyle sigara haram mı vakar mı ergen kızlar bakar mı?